Aydınlık veya karanlık bir anlam taşımadan, belirsizliğin heves kırıcı muğlaklığını sakinlerinin içine işleyen Kasım ayının gitgelleriyle BP25'i planlamaya koyulduk. Birileri için belirsizlik, sahibinin sırtına yerleşemeden eve dönen bir ceketi andırırken, bazıları onu havanın bile nasıl davranacağını kestiremediği bir gökyüzü altında, boşluğa bakarak günü kapatmak olarak tanımladı.

Geçen ayların sıcak rüzgarını ve sarının henüz soluk, kasvetli sarıya dönüşmeden evvelki halini bir kenara bırakıp yabancı bir muğlaklıkla oradan oraya savrulurken, rastgele bir sokağa dalıp bacaklarımızı dinlendirmek istedik.

O dinlenme anında gerçekçi olmayan planlar, yağmur altında sırılsıklam olan saçlar, çözülememiş ve ertelenmeye yüz tutmuş sayısız sorun bir anda ufalıverdi. Önemlerinden bir şey yitirmeseler de debelenmenin, sızlamalarına rağmen dizleri yormanın beyhudeliğini anlayıp normal hızda yürümeye karar verdik. Umutsuz bir vazgeçişten ziyade koşulsuz ve tarafsız bir teslimiyet hali koşuşturmacanın yerini alıverdi.

Seçilen her bir kelimenin ardında ifade edilmeyi bekleyen, eriştiği her kulakta başka hislere tekabül eden bir anlam yer alıyor. BP25, muğlak, rastlantısal ve teslimiyet kelimeleriyle uçsuz duygu denizinde birilerinin kıyısına vuruyor.